23 Eylül 2012 Pazar

Afrikalı Küçüğüme


24.08.2012


Yambio'nun bulutları
Küçüğüm… Küçüğüm, gitme bu dünyadan be… Gitmezsen eğer neler neler olucak… Sen gözlerini açınca, annenin o ağlayan gözleri, sonra ananenin, belki teyzenin, babanın, bilmiyom yanında çok insan var hep, onların o ağlayan gözleri hep gülecek küçüğüm… Doktor Maura ablan çok sevincek, sonra hemşireler, herkes çok sevincek… Sonra tukulunuza gitçeksiniz, arkadaşlarınla buluşçaksın küçüğüm, özlemişlerdir seni hem, beraber ağaçların altında koşturcaksınız daha… Sonra belki sen o küçücük bedeninle tulumbadan su doldurmaya gitçeksin, sonra o küçücük kafanda on litrelik bidonu taşıcaksın belki küçüğüm, belki o sular taşçak dökülcek… Sonra güzel yemekler yiceksin, belki süt dişlerin kırılcak yerken… Belki yaramazlık yapçaksın,  sonra annen kıçına bi şaplak atacak… Mango ağaçlarının tepesine çıkçaksın daha küçüğüm… Dalından kopardığın mangoları yiceksin… Sonra belki ordan gökyüzüne bakçaksın, bulutları keşfetçeksin belki de, kahkahalar atçaksın daha… Ne biliyim belki hani o çamurlu küçük göl var ya, sen de bütün çocuklar gibi oraya gidip yüzme denemeleri yapçaksın küçüğüm… Sonra belki geceleri yıldızların altında uyucaksın daha…

Sonra sabah kalkçaksın neşeyle, sonra belki ben sizin ordan geççem, arkamdan koşturcaksın “kavaca, kavaca*” diye, sonra belki de ben senin o güzel yanaklarını sıkıcam… Belki okula gitçeksin sonra, belki İngilizce öğrenceksin… Sonra daha futbol oynucaksın belki… Kiliseye gidip dua etçeksin küçüğüm, başka hastalar iyileşsin diye… Şarkılar söylüceksin sonra, dans etçeksin neşeyle arkadaşlarınla beraber kilisede… Belki Yambio’nun deli yağmurlarının altında koşturcaksın çılgınlar gibi… Belki burda kalcaksın, belki başka yerlere gitçeksin küçüğüm… Sonra belki aşık olcaksın, yüreğin titricek sevdiğini görünce,  belki beraber gökyüzünü seyretçeksiniz… Belki sen büyüyünce biz gene karşılaşcaz… Karşılaşmasak bile küçüğüm aynı gökyüzüne, aynı aya, aynı güneşe bakıyo olcaz… Bilmiyom ne zamandır hastanedesin… Ama gözlerini kapalı görüyom son günlerde, öyle olduğun yerde yatıyosun… Adını bile bilmiyom ne hastalığın var, ne derdin var onu da bilmiyom, belki en fazla bi yaşındasın…

Ama seni hergün görüyom küçüğüm, böyle bi garip bi bağ hissediyom sana küçüğüm  ve seni çok seviyom… Hergün senin için dua ediyom, hergün senin için ve bütün çocuklar için dua ediyom… Daha yaşıcak çok şeyimiz var hep beraber, paylaşçak çok şeyimiz var… Gökyüzü, ağaçlar, bulutlar, güneş, ay, yollar, gökkuşağı, yağmur, sevgi hepsi senin için, bizim için… Bugün doktordan izin aldım, ellerimi iyice yıkadım, elini tuttum küçüğüm, belki hissettin belki hissetmedin, ama o küçücük parmaklarınla parmaklarımı sıktın, azcık ağzını oynattın, nasıl sevindim bilemezsin… Yarın gene gelicem seni görmeye… Tek dileğim o güzel gözlerini açman, şöyle rahat bi nefes alabilmen küçüğüm, şöyle bi oh diyebilmen, ha gayret küçüğüm… Daha çok şeyler yaşayacaksın iyisiyle kötüsüyle… Bunu bi atlattın mı, hiçbişi senin önüne geçemez küçüğüm…Hadi hepimizi sevindir, sen gülersen, dünya güler…

25.08.2012

Bugün gitmicektim hastaneye…. Fakat çadıra giden kablo yanmış, o yüzden gelmem gerekti. Seni bugün de gördüm küçüğüm… Gözlerini açmamıştın ama oksijen makinesinde değildin, kendiliğinden nefes alıyodun. Ne sevindim bilemezsin. Sen iyileş, hep iyi ol istiyom.
30.08.2012 

Küçüğüm, adını hala bilmiyom. Son günlerde hastanede koşturmaca çok, aslında hep çok işte koşturmaca… Sana ziyarete gelememiştim bikaç gün, unuttum sanma… Doktor ablan aradı beni, gel sana bişi göstercem diye. Ellerini yıka dedi, sonra 12. yataktaki hastayı git gör dedi. O yataktaki hasta sendin küçüğüm. Uzun uykudan uyandın nihayet…  Uyuyodun gerçi gene geldiğimde, biraz sıkıştırdım, rahatsız ettim seni ama bana mısın demedin, uyumaya devam ettin…

Sonra bi daha geldim, o zaman uyanmıştın, süt bile içiyodun… Açıkçası bilmiyom hastalığın neydi, ama hani biraz kafayı tutamıyosun şimdi dik, hani böyle yaylanıyosun birazcık. Belki bazı kalıcı problemler olabilirmiş sağlığında… Ama ben dua ediyom senin için, sonra doktorlar, hemşireler sana çok iyi bakıyolar… Ha gayret, o uzun uykudan uyandıysan eğer bunları da atlatırsın, o küçücük bedenin bunları aştıysa, daha neler neler yaparsın… Ha bu arada, annenin gözleri gülüyo, sana süt içirirken falan öyle nazik, öyle dikkatli ki… Hergün seninle ilgili daha güzel haberler duymak istiyom… O kafayı dimdik görmek istiyom küçüğüm, ha gayret…

04.09.2012 

Bugün de geldim yanına, baktım annen toplanıyo, gidiyosunuz sandım, hemen ellerimi yıkayıp koşturdum yanına, hani hoşça kal diyim sana diye, ama meğersem sadece eşyalarınızı topluyomuş annen. Biliyosun bizim hastanede çok olanaklar yok hani her çocuğa bi oda ya da dolap falan düşmüyo hani eşyalarınızı koyun diye, annen de küçük bi çantaya topluyo eşyalarınızı. Bugün hareketlenmişsin baya, ama kafa gene yaylanıyo, sanki gözlerin de görmüyor gibi… Böyle şeyler olurmuş, internetten okudum, o kadar zaman derin uykudaydın, böyle şeyler bazı sağlık problemlerine, belki nörolojik problemlere yol açabilirmiş. Gene parmaklarımı sıktın…

Annen de gülüyo ben gelince, seninle oynayınca, belki anlamıyo, napıyo bu garip kız diyo. Keşke aynı dili konuşsak, neler anlatırım  ona, benim şu anki hayat motivasyonum senin bebeğin ve onun gibi bütün çocuklar diyebilseydim, hani çocukların anlamlı-anlamsız herşeye gülüşlerini izlemek, o küçücük bedenlerinizle yaptığınız garip hareketler, koşturmacalarınız falan, bütün bunlar benim için hayatın anlamı diyebilseydim… Geçen gün kilisenin ordan geçiyodum, dua vardı. Burda duayı dans ederek, şarkı söyleyerek yapıyolar ya Küçüğüm, senin gibi küçücük çocuklar dans ediyolardı, ben yaklaşınca yanıma yanaştılar, benimle dans ettiler falan, çok tatlıydılar…

06.09.2012

Küçüğüm, bugün gitmişsiniz hastaneden. Sana veda edemedim. Bi daha karşılaşır mıyız bilimiyom. Çünkü yakın zamanda memleketime geri dönüyom, sonra belki başka ülkelerdeki çocukların iyileştiği hastanelerden birine gidicem. Ama o sevimli yüzünü hiç unutmucam senin Küçüğüm. Belki sıtmaydı hastalığın, hani ilerlemişti, o dokundu sana belki. Tek dileğim tüm sağlık problemlerinden kurtulman, mutlu ve huzurlu bi çocuk olarak hayatına devam etmen, tüm yüreğimle bunu diliyom… Tüm yüreğimle hani senin için o ilk gün yazdığım şeyleri yapabilmeni diliyom. Burda çocuklar, yetişkinler sıtma oluyolar, burası sıtma bölgesi, aslında çoğu kişi sıtma nedeniyle hastaneye geliyo. Sıtma gibi tedavi edilebilir hastalıkların insanları böyle etkilememesini diliyorum…

Küçüğüm, belki görmüyosun, belki görmeyeceksin ayı, güneşi, gökyüzünü… Ama aynı güneşin ışıkları içimizi ısıtacak, sonra aynı gökyüzünün yağmurlarıyla ıslanıcaz…

__

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl 2 milyon kişi sıtma nedeniyle hayatını kaybediyor, 400 ve 500 milyon arası kişi ise sıtmaya yakalanıyor.  Dünyanın neredeyse yüz ülkesinde görülen sıtma nedeniyle gerçekleşen ölümlerin %90’ı Sahra Afrikası’nda gerçekleşiyor. Bu hastalık en çok çocukları ve hamileleri etkiliyo. Yaşanan ölümlerin %75’i çocuklar. İlerlemiş sıtmayı bir şekilde atlatan çocuklar ise ne yazık ki nörolojik problemlerle karşılaşabiliyolar. Fakat insanların sıtmaya yakalanmamaları, sıtmadan kurtulmaları, sıtmanın daha iyi ilaçlar kullanılarak tedavi edilmesi mümkün. Uyurken cibinlik kullanılması sıtma için ciddi bi önlem.

Biçok ülkede sıtma ilaçlarını bulmak mümkün, fakat insanlar ilaç masraflarını karşılayamadığı için ya da tedavi merkezlerine geç gittikleri için ya da tedavi merkezlerine çok uzakta oldukları için ya da iklim şartları elvermediğinden ötürü ne yazık ki sıtma nedeniyle yani aslında tedavi edilebilir bir hastalık nedeniyle hayatlarını kaybedebiliyolar. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü sıtmanın çok sık görüldüğü Yambio’da çalışmaya devam ediyor. Örneğin Yambio’ya bağlı Gangura’da herkese cibinlik dağıttık, yine hastanede sıtma geçiren tüm hastalara cibinlik verdik. Hergün yüzlerce çocuğa sıtma tedavisi uygulamanın yanı sıra, eğitim çalışmalarıyla insanların hastaneye erken gelmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca Yambio çevresinde birçok yerdeki halktan bilgilendirici çalışmalar yapan, gerekirse hastaları hastaneye yönlendiren insanlarla beraber çalışıyo. 

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, 1985 yılından bu yana Afrika’da, Asya’da ve Latin Amerika’da sıtma hastalarını tedavi ediyor, bu konuda daha iyi tedaviler uygulayabilmek için araştırmalar yürütüyor. Belki Küçüğüm sıtmaydı, bilmiyom ama kuvvetle muhtemel, hastaların nerdeyse yüzde doksanının sıtma nedeniyle hastaneye geldiği bi yerde sıtmadan başka olasılık gelmiyor aklıma. Belki Küçüğüm çeşitli güçlüklerle karşılaşacak hayatında hastalığın ona verdiği zararlar nedeniyle fakat yüzlerce çocuk ise Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü sayesinde hayata dönüyor, sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ediyor! 


Yambio'nun ışıkları


 *Kavaca Juba Arapçası’nda “beyaz” anlamına geliyo.